JURNAL 3… “PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR” MI..? “ÇALMALI” MI..?

6 Mart tarihli tweet’ imdi;  “Parayı veren düdüğü çalar! Bu kadar zararlı başka bir söz var mı kadim kültürümüzde? Bari “düdüğü eline alır, çalmak izne tabidir” denseydi!”

Evet özel ilgi alanıma girdiği için sürekli genişletmeye çalışırım “atasözleri dağarcığımı” ve de sıkça kullanmak isterim günlük hayatımda, yazılarımda. Bu uğraşım “tamamına koşulsuz katıldığım anlamına gelmemeli” elbetteki, yukarıdaki atasözü de bu katılmadıklarımdan biri… Verdiği mesajı tasvip etmemenin ötesinde son derece “zararlı” da buluyorum “toplumsal ve kişisel sağlık ve bütünlüğümüz için”… Nasıl bir çelişkidir bilinmez, çocukluğumuzdan bu yana en çok duyduğumuz, bize ilk öğretilenlerden biri olan ve sürekli beynimize kazınan bir cümledir aynı zamanda…

Sürekli yinelenen ve günümüzün “vahşi kapitalizmini” de alttan alta bayağı  destekleyen bu düstur son derece geçerli bir “motivatör” oldu hayatımızda maalesef, “ilişkilerimizde, dünyaya ve de ne acıdır ki “sonsuzluğa” bakışımızda”Hiç sorguluyor muyuz bu ve benzeri düsturları çocuklarımıza öğretirken?? Sorguluyor muyuz hayatlarını daha çocukluklarından itibaren “düdüğü çalmak için para gerektiği” veya “para varsa düdüğün çalınabileceği kaidesi” ile şekillendiren beyinlerin ne menem “insanlara” dönüştüklerini??

Para önemli bir güçtür amenna ama “düdüğü çalmak” için “çoğu zaman ne gereklidir ve ne de yeterlidir her daim”… Sadece düdüğü elinize almanıza imkan sağlar bir nebze, çalmak ise “yeterliliğe, onaya, kabullenilmeye, “adam olmaya” bağlıdır”

Zamanında “mahallenin ağır abileri, iş hanının baba esnafları” düdük çalmak için parayı “gerekli görmezlerdi”“Sözün senet olduğu, paranın sözü takip ettiği devirler çok geride kalmadı”… Parası olmayan “akil adamlar” tüm ihtilafları çözen hakemler, arabulucular idi… Günümüzün zıpçıktı, nevzuhur, kerameti kendinden menkul “para sahipleri”, hayatlarında bir tek bu atasözünü “kaide edinmişler” ki kendilerine, her zaman ve zeminde “düdük çalmak peşindeler”Acaba futbol kulüp başkanlıklarının neredeyse tamamının iş adamlarının tekelinde olması, düdükle çok özdeşleştiği için mi futbol dünyasının?? Her zaman olduğu gibi, istisnalar için sözümüz meclisten dışarı…

“Helali – haramı, kul hakkını, tüyü bitmemiş yetimin payını vb.. kadim gerçekleri ve ilkeleri” unuttukça, daha çok çaldırırız düdükleri “parayı verene”, yalnız unutmayalım ki “son düdük” çok şiddetli çalacak, “çalacak olan da aciz insan evladı olmayacak”…

Düdüğü parayı verenin değil, “değer olanın”, “hak edenin” çaldığı bir dünyaya…

Selamlar;

Lütfullah Kutlu

8 Mart 2013 – Cuma / 14:54

About LÜTFULLAH KUTLU

Boğaziçi Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu, "İş İşten Geçmeden" kitabının yazarı, yönetim danışmanı, profesyonel yönetici, evli, çocuk sahibi, insan olma sorumluluğunun bilincine varmaya çalışan...
Bu yazı JURNALLERİM içinde yayınlandı ve , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

2 Responses to JURNAL 3… “PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR” MI..? “ÇALMALI” MI..?

  1. JULİDE SUNER dedi ki:

    Lütfullah Bey;

    Merhaba,

    Uzun zaman sonra tekrar keyifle okudum yazınızı, elinize sağlık. Görüşlerinize aynen katılıyorum. Yalnız, konunun sadece “para” olarak daraltılmaması gerektiğini düşünüyorum. Bence para “güç, kudret” kavramını sembolize ediyor. Ve maalesef zamanımızda her çeşit güç ve kudret sahibi kişi veya kişiler düdüğü çalma hakkını sadece ve sonuna kadar kendilerinde görüyorlar.

    Saygılarımla,

    Jülide SUNER

    • LÜTFULLAH KUTLU dedi ki:

      Jülide Hn;

      Tamamen katılıyorum size ama Jurnal başlığı altındaki yazılarımda kendime ayırdığım alan son derece kısıtlı, azami 300 – 350 kelimeyi geçmemeye çalışıyorum. Sizin para ve güç arasında kurmuş olduğunuz paralellik inşallah başka bir ana yazımın konusu olur…

      Selamlar…

Yorum bırakın