JURNAL 28… İleri Matematikten Önce..!

Bir süre önce “Linkedin’ de” yayınladığım mesajı, önemine binaen biraz daha geliştirerek bağımsız bir “Jurnal” makalesi haline getirmeyi uygun gördüm, çünkü özellikle bir-iki aydır yaşadığım şaşkınlığın, hayal kırıklığının ve üzüntünün haddi hesabı yok..!

İşim, Adwords reklamlarım ve yönetim danışmanlığı web sitem nedeniyle / (üzerinden) gün içinde çok sayıda telefon ve e-posta alıyorum, çok farklı konular için ve çok farklı sosyo-ekonomik katmanlardan.

Maalesef, çok üzülerek ifade etmek zorundayım ki mesaj ve aramaların ezici bir çoğunluğu;

“Asgari iletişim kurallarını” dahi içermekten çok uzak,

“Derdini ifade edemeyen, kendini anlatamayan,”

“Muhatabında empati ve ilgilenme isteği uyandırmayan” mesaj ve aramalar.

“Doğru iletişim” herşeyin başı, kendimizi “saygınlık uyandıracak şekilde, empati kurulabilecek bir içerikte, içten ve samimi, doğru kavram ve sözcüklerle” ifade edemezsek, nasıl başarı kazanacağız? Bırakın işimizde, sosyal hayatta nasıl bir yer edineceğiz? Çocuklarımıza daha lise yıllarında “ileri matematik öğretmekten” çok önce ve hayati bir şekilde bu temel bilgileri vermek zorundayız. Çalışma arkadaşlarımıza, ekibimize mesleki eğitimlerinden önce bu kadar temel bilgi ve kavramları anlatmak durumundayız. Politikacılarımız, ekranlardan eksik olmayan şöhretlerimiz, hepimiz bu kadar basit en temel bilgileri tekrar ve tekrar öğrenmek zorundayız.

Eğitim sistemimizin taşıdığı ve yaşattığı sıkıntılar hepimizin malumu. Ezberci bir müfredat, test sorularını doğru cevaplamayı hedef edinmiş bir sınav sistemi, teknolojiden ve günün gereklerinden uzak bir öğretim programı vs… Son günlerde artarak yaşadığım olumsuz tecrübeler ise problemin boyutunun çok daha büyük, durumun ise çok daha vahim olduğunu gösteriyor bana.

  • Arayanların, mesaj gönderenlerin bir kısmı gençler; yeni mezun, çalışan veya iş arayan, kariyer yapmak isteyen, büyüklerinin kurduğu işi devam ettirmek zorunda kalan, genç yaşta patronluk sorumluluğu üstlenen ve bunun yükü altında ezilen, çare arayan, destek bekleyen… Empati kurmak için çok uğraştığım şahıslar fakat çoğunluğu için “ortak problem”; kendilerini ifade edemiyorlar, sağlıklı bir iletişimin asgari şartlarını dahi yerine “getiremiyor”, belki de getirmeyi “gerekli dahi görmüyorlar”.
  • Diğer kesim, daha tecrübeli, genelde orta yaşlı profesyonel ve iş sahipleri. Çoğu tabii ki daha oturaklı, daha ne istediğini bilen, daha diyaloğa açık, monologdan kaçınan şahıslar. Aynı dili konuşmak elbette ki daha kolay, iletişim daha açık yürüyor, kurallar daha iyi işliyor.

İki kesim için de doğaldır ki “istisnalar kaideyi bozmuyor”.

Kıyaslamadan ve sorgulamadan duramıyorum; gençlerimize ileri matematikten önce vermemiz gerekenler hakkında “aileler olarak, eğitim camiası olarak, siyasiler olarak yeterli bilgi ve öngörüye” sahip miyiz? Burada oluşan ve “ölçülemeyen büyük toplumsal ve ekonomik maliyetin” farkında mıyız? Zamanında kazanılamayan “nitelik ve alışkanlıkların” ömür boyunca etkisini olumsuz bir şekilde taşıdığımızın bilincinde miyiz?

Ben yaşayarak görüyor ve bir “sorumluluk olarak” değerlendirdiğim için bu endişemi burada sizlerle paylaşıyorum. Eğitim sistemimizin “müfredatın hep daha ilerisini kovalamaktan” çok daha mühim öncelikleri olmalı, çok daha hayati, çok daha insani..!

Selamlar;

Lütfullah Kutlu

31 Mart 2017, Cuma

About LÜTFULLAH KUTLU

Boğaziçi Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu, "İş İşten Geçmeden" kitabının yazarı, yönetim danışmanı, profesyonel yönetici, evli, çocuk sahibi, insan olma sorumluluğunun bilincine varmaya çalışan...
Bu yazı JURNALLERİM içinde yayınlandı ve , , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın