JURNAL 35… Israr – Temkinli Tevazu – Hayat Bir İnşa Süreci…

Israr iki ucu keskin bıçak;

Söyledikleriniz “doğru ve ufuk açıcı” olmasına rağmen “müstehzi ifade ve yorumlar” ile karşılanıyor ama yine de bir süre sonrasında küçümseyenlerin dillerinden düşmüyor ve uygulanıyorlarsa yöneticinin / patronun “kompleks ve egolarına” verin, boşverin gitsin, alınmayın, gücenmeyin, üretmeye devam edin..!

Küçümseniyor, üzerinde durulmuyor ve unutuluyorlarsa, “anlamamışlardır, denemeye devam”, sonuçsuz mu kaldı denemeler, yine boşverin, unutun gitsin, vazgeçmeyi de bilin..!

Anlaşılmış, ciddiye alınmış ve uygulanıyorlarsa, “doğru yerde ve doğru insanlarla berabersiniz”. Bunu sakın unutmayın ve sakın boşvermeyin..!

Israr iki ucu keskin bıçak; ne zaman vazgeçmek, ne zaman devam etmek… İyi bilmek gerek..!


Temkinli tevazu şart;

“Temkinli tevazu” şart..! Bu demektir ki gerektiğinde “dişini” göstereceksin, yani gösterecek dişin ve göstermeye yetecek “cesaretin” olacak. Bu dişi büyütmek için çok çalışacaksın, sonra da sürekli “bileyeceksin” ki yeri geldiğinde “ısırabilesin”. Isırabilmek de bir erdem..!

Günümüzün talihsizliği; ısırabilecek gücü olanların “korkaklığı”, tek dişi dahi olmayanların “deli cesareti”..! Biraz “namuslunun korkaklığı, namussuzun cesareti” darb-ı meselini hatırlattı değil mi? Kişisel fikrim; benim söylediğimin yaşadığımız zaman dilimini, ilişkileri, iş dünyasını, siyaseti, velhasıl tüm hayatı çok daha derinden etkilediği…

“İyi” olmak için bileyelim dişleri, yeterince “iyiysek”; daha doğru, daha güzel, daha adil vb… tüm olumlu “dahalar” için “ısırmaktan” çekinmeyelim..!

Sonuçta en fazla “dişimizi” kaybederiz fakat ya kazanırsak..?


Hayat bir inşa süreci;

Hayat bir “inşa” süreci, bir sürü şeyi her gün ya sıfırdan ya da bir şeyleri “yıkarak” onların yerlerine inşa ediyoruz. Eğitim bu çabanın en önemli dayanağı. Kanımca eğitimin fonksiyonu inşa ettiklerimizle yıktıklarımız arasındaki net farkın hep “pozitif” olmasını sağlamak olmalı.

Gelişmiş ekonomilerin ekosistem kurucularına, garajlardan devasa yapılar çıkaranlarına bakıyorsunuz; ya olmayan iş kollarını, ürünleri, hizmetleri sıfırdan var ediyorlar, ya da içlerinde zaten yer aldıkları sektörleri hızla dönüştürüyor, tanınmaz hale getiriyorlar. Yani ya kendilerine vakfedilmiş ya da kendilerinin buldukları “arsalarda / oyun alanlarında (!)” devasa “binalar dikiyorlar” ya da kendilerine verilmiş veya keşfettikleri “eski binaları yıkıp” yerlerine tamamen yeni ve devrimsel “ikonlar (!)” inşa ediyorlar. Teşbihte hata olmaz, sözün özü eğitim ve ekonomik sistemleri bu “inşa sürecinde” tamamen yanlarında.

Bizim eğitim sistemimizin de, kamusuyla, özeliyle, temel rotasının “insanı inşa etme çabasında” benzer bir formasyon olması gerektiğine inanıyorum. Her gün yeni bir kazanımı hedeflemeli; maddesiyle, manasıyla, aklıyla, ruhuyla, bilimiyle, kültürüyle her gün “insanın inşa sürecine bir tuğla koymalı, çimento ve su taşımalı”. Yeri geldiğinde “bu bina çürük, yık, yeniden yap” diyebilmeli.!

Selamlar;

Lütfullah Kutlu

11 Ekim 2018 – Perşembe, 20:58

About LÜTFULLAH KUTLU

Boğaziçi Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu, "İş İşten Geçmeden" kitabının yazarı, yönetim danışmanı, profesyonel yönetici, evli, çocuk sahibi, insan olma sorumluluğunun bilincine varmaya çalışan...
Bu yazı JURNALLERİM içinde yayınlandı ve , , , , , , , , , , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın