Tag Archives: YETENEK YÖNETİMİ

JURNAL 86… Büyüme Meselesi : Nicelik mi, Nitelik mi?..

Kurumsal dünyamızda olduğu kadar kişisel hayatımızda hatta kariyerimizde aslında büyüme iki temel safhadan oluşur;

1. Zamanın kaçınılmaz olarak getirdikleri, yani doğal bir “şişme” sonucu olarak görebileceğimiz çoğu zaman “niceliksel” büyüme,

2. Nicelikselin üzerine ne kadar eklemleyebilirsek o kadar değerli olacak; sağlıklı, katma değer üreten, fırsat maliyeti düşük, gelişen ve geliştiren “niteliksel” büyüme. Okumaya devam et

Bunu derecelendir:

JURNALLERİM içinde yayınlandı | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlendi | Yorum bırakın

JURNAL 84… Ne Kadar Ronaldo’ sunuz?..

Eğer yazdıklarıma yoğunlaşırsanız futboldaki “Ronaldolaşma’ nın” iş dünyasındaki karşılığının “Musk’ laşma” olduğunu görürsünüz. İyi midir bu kötü müdür? Orası kişisel, her fikre saygım var, fakat realite, bugünün dünyasının gerçeği bu. Okumaya devam et

Bunu derecelendir:

JURNALLERİM içinde yayınlandı | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlendi | Yorum bırakın

JURNAL 79… Bir Kariyer İnşa Ederken…

Bana en çok yöneltilen sorulardan biri, özellikle de iş hayatına yeni atılanlardan, kariyerini inşa etme derdindeki orta düzey profesyonellerden, mentorluk, koçluk yaptığım haleflerden, veliahtlardan gelen :

■ Sağlam bir şirkette uzun süreli bir kariyer arayışı mı, daha fazla şirkette hatta sektörde daha kısa süreli, daha sık değişen kariyer maceraları mı?
Okumaya devam et

Bunu derecelendir:

JURNALLERİM içinde yayınlandı | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlendi | Yorum bırakın

JURNAL 75… İnisiyatif Zinciri…

Yıllar içinde oluşmuş birikimin, tecrübenin başkalarının istifadesine sunulmasının en geçerli yolu onu anlaşılabilir, kısa, net “drajeler / formüller” haline dönüştürebilmekten geçiyor.

Aşağıdaki çıkarım da bunlardan biri :

■ Kurumsal düzeyde karşılaştığımız başarısızlıkların en önemli sebebi “inisiyatif kullanma >> inisiyatifin gerektirdiği donanımı edinme >> donanımın getirdiği yükümlülükleri inatla, ısrarla yerine getirebilme” zincirinde yaşanan kopukluklar.
Okumaya devam et

Bunu derecelendir:

JURNALLERİM içinde yayınlandı | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlendi | Yorum bırakın

JURNAL 74… Depremin Ardından…

“Covid19 pandemisi” dünyaya “yeni bir normal” getirmişti, ya da bu “iddiayı” doğurmuştu, bunu şahsen ben de savunmuştum. “Deprem felaketi” ise ülkemize her alanda “yepyeni bir normal” getirmek zorunda. Bu ülke eski “normali” ile yaşayamaz artık, çünkü “eski normal” görüyoruz ki “deprem yıkımı” getirdi. İşte bu yeni normali kurmak, uygulamak ve korumak için baştaki cümlemi tekrar ediyorum :

“Bu ülkenin artık tek bir “yetişmiş evladını” heba etme lüksü yoktur.” Okumaya devam et

Bunu derecelendir:

JURNALLERİM içinde yayınlandı | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlendi | Yorum bırakın

JURNAL 73… Samimiyet – Kâr Oyunu…

1. “”Türk İş Dünyası’ nın duymak istemediği 10 ifade :

1. Bir Aileyiz
2. Yeni Normal
3. Beyin Fırtınası
4. Kazan Kazan
5. Kutu Dışında Düşünmek
6. Dönüşüm
7. EBITDA
8. İnovasyon
9. Vizyon
10. Takım Ruhu””

Kaynak : Fast Company, Sayı 14, Nisan / Mayıs 2022, Sayfa 40

2. Kârlılık “sonuçtur”, tesadüfen kapımızı çalsa bile korunup geleceğe taşınabilmesi çok daha temel çabaların sonucudur. Başta kurgunuza, kadronuza, sermayenize, AR-GE, ÜR-GE, inovasyon süreçlerinize, maddi olmayan varlıklarınıza, bilgi / entelektüel sermayenize yaptığınız “kesintisiz, doğru ve stratejik yatırımların” sonucudur. Okumaya devam et

Bunu derecelendir:

JURNALLERİM içinde yayınlandı | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlendi | Yorum bırakın

JURNAL 72… Değerli Olan! – Sürdürülebilirlik!..

1. Aşağıdaki mesajı aktif kullandığım diğer bir platformda yayınlamıştım bir süre önce, linkedinde. Ağırlıklı olarak iş dünyasına hitap eder bu platform ama içeriği sanki biraz da diğer sosyal medya alanlarına uyarlanabilir geldi sonrasında, buraya da almaya karar verdim :

Bazen uzun zaman geçiyor, mesaj paylaşmıyorum bu platformda, arasıra bu boşlukları oluşturmanın gerekli olduğuna inanıyorum. Bu tür aralar; çevremize, ilişkilerimize, işimize, dünyamıza ve planlarımıza yine, yeniden ve çok daha sağlıklı, çok daha objektif bir şekilde bakmamızı sağlıyor.

Bazen kendim yazmaktansa bağlantılarımın, arkadaşlarımın, çözüm ortaklarımın yazdıklarını okuyor, bugüne kadar olduğundan daha farklı değerlendirmeye çalışıyorum onları. Sizlere de hararetle tavsiye ediyorum. Arada sırada sadece izlemek, okumak, takip etmek düşünebileceğimizden çok daha fazla kapı açıyor önümüzde

2. “Sürdürülebilirlik” ile yatıyor onunla kalkıyoruz bu sıralar. Ünvanlar görüyorum mesela; “İK ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanlığı”, “Kurumsal İletişim ve Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı” gibi. İş dünyası dergileri “sıfır emisyon”, “sıfır atık”, “düşük karbonlu ürünler”, “doğaya zarar vermeyen üretim süreçleri” gibi güncel konuları içeren makalelerle dolu.

İyi de, linkedin profilinde “finansal sürdürülebilirlik” tanımlaması olan bir yönetim danışmanı olarak soruyorum : Hangi “sürdürülebilirlik”?

Kurumsal iletişim ile çevresel sürdürülebilirliği, İK ile iklimsel sürdürülebilirliği aynı disiplinlerin içine yerleştirmek ne kadar doğru? Ne kadar samimi? Yoksa yine “-mış gibi” mi yapıyoruz? Populer kavramların içini boşaltıp “dostlar alışverişte görsün” mü diyoruz?
Okumaya devam et

Bunu derecelendir:

JURNALLERİM içinde yayınlandı | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlendi | Yorum bırakın

JURNAL 71… Saplantılarımız! – Dikkat Ve Odaklanabilme Problemimiz!..

1. “Evet, bütün kitaplarımda şu ya da bu biçimde bir saplantı mevcut. Kendisine ait bir dünyası olan herkes şu ya da bu şekilde saplantı sahibi olmak durumunda. Veya tersinden söylersek saplantımız bize bir dünya inşa ediyor. Bu durumda da insanlardan çok onların saplantılarıyla ilgiliyim. Kendini gerçekleştirmenin de bir şeyler inşa etmenin de arkasında saplantı var. Hatta saplantı meraktan daha ağır basıyor bile olabilir. Saplantı aynı zamanda bir eğilimin kararlılık kazanarak kişiyi gelgeç ilgilerden, güncel söylemden yalıtması ve bir anlamda yoğunlaşma yaratması da demek. Yani gelgeç ilgilenmenin tam karşıtı, aşırı dercede karşıtı.”

2. Aşağıdaki alıntılar, uzun süredir ilgimi çeken, özellikle de günümüz şartlarında etkinliğini ve maliyetini çok arttırdığını düşündüğüm bir sorunla ilgili : Genelde “dikkat”, özelde “odaklanabilme” problemimiz. Okumaya devam et

Bunu derecelendir:

JURNALLERİM içinde yayınlandı | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlendi | Yorum bırakın

JURNAL 69… Ara Kademelerin Yetersizliği – Attan Düşmek!..

1. Bu ülke ve kamu kurumları çok daha güzel neticeleri hakediyor, bu tartışılmaz ama yıllardan bu yana vurguladığım gibi; ister sağ deyin ister sol, bu ülkede “siyasetin kurgusu” değişmedikçe, siyaset ömür boyu geçinme kapısı olarak görülmeye devam edildikçe, “siyasi liderlere” bugünkü adeta “kutsal adam” statüsü verildikçe biz hakettiğimiz “yönetim felsefesine ve araçlarına” kavuşamayacağız.

2. Hiç bir kas grubu ağırlık yüklenmedikçe gelişmez. Ağırlık istenmeyen bir faktör de olsa “büyüyebilmek” için gerekli ama yeterli olmayan bir koşuldur, “olmazsa olmaz”. Bacakları geliştirmek için “squat” en çok tavsiye edilen harekettir yani ilk önce “dibe vurmanız” sonra da “tüm ağırlık ile yukarı çıkmanız” gerekir. Dibe vurmayan hiç bir şey sınırlarını zorlayamaz. Dibe vurmak için de “risk almak” zorundasınız. Alınan risk sonucu olmayan “dibe vuruş” muhakkak ataletin ve vazgeçmenin sonucudur. Alınan risklerin neticesi kayıp gibi görünse dahi kaybetmezsiniz, bir sonraki riske daha donanımlı hazırlanırsınız.

Okumaya devam et

Bunu derecelendir:

JURNALLERİM içinde yayınlandı | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlendi | Yorum bırakın

JURNAL 68… Eleştiri, Çözüme Odaklanma Açmazı! – Gücün Ne Kadarı Yola Aktarılıyor?!.

1. Bu söylemi sıklıkla dillendirenlerin, adeta günlük bir “yaşam mottosu” haline getirenlerin ezici çoğunluğunun asıl maksadının “eleştiriye muhatap olmamak” olduğunu gördüm çünkü. Asıl motivasyon faktörü çözüm üreten süreçleri tetiklemekten ziyade “biat” beklemek, aba altından sopa göstererek kararlarının tartışılmasını engelemeye çalışmak. Siz de aynı gözle baktığınızda çok sayıda patronun, C-seviyesi yöneticinin hatta devletin tepesindeki bürokrasinin dahi aynı güdüyle hareket ettiğini göreceksiniz.

2. Çoğu zaman “saf güç”, büyüklüğüne paralel bir şekilde işe yaramıyor, önemli olan bu gücün tekerleklerinize ve yola ne kadarının aktarılabildiği. Şanzımanınız ve diğer aktarma organlarınız 100 beygirlik ayara, donanıma, beceriye, dayanıklılığa sahipse sizin kullanabileceğiniz asıl güç budur, 100 HP. Daha fazlası sizin sadece hayalinizdir, hele bu gücün büyüsüne kapılmışsanız ve böbürlenmeye, hava ve caka atmaya başlamışsanız çok kısa sürede hayatın gerçekleri ile tanıştırırlar sizi; otobanda 80 HP’ lik ufaklıklar (!) sizi sağ şerite mahkum ederler. Okumaya devam et

Bunu derecelendir:

JURNALLERİM içinde yayınlandı | , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlendi | 2 Yorum