JURNAL 79… Bir Kariyer İnşa Ederken…

Bana en çok yöneltilen sorulardan biri; özellikle de iş hayatına yeni atılanlardan, kariyerini inşa etme derdindeki orta düzey profesyonellerden, mentorluk, koçluk yaptığım haleflerden, veliahtlardan gelen:

Sağlam bir şirkette uzun süreli bir kariyer arayışı mı, daha fazla şirkette hatta sektörde daha kısa süreli, daha sık değişen kariyer maceraları mı?

Bu konuda fikirlerimi netleştiren iki olgu var; “eğitimim” ve “kişisel kariyer maceram”. Bunlar tercihlerimizi belirliyor, dolayısı ile burada doğru – yanlış yok, sadece tercihler sözkonusu.

  1. Boğaziçi Ünv. İktisat mezunuyum, bize “bir yerde beş yıldan fazla kalmayın” telkininde çok bulunmuşlardı öğrenciyken, bu nedenle zaten yola “değişiklik” düşüncesiyle çıkmıştım.
  1. Profilimde de rahatlıkla görebileceğiniz gibi beyaz yakalı olarak altı sektör ve şirkette / grupta yöneticilik yaptım, danışmanlık projelerimle beraber otuza yakın şirkete (açıklanmasına izin verilenler kısıtı ile) hizmet verdim, on beşin üzerinde şirkette YK üyeliği yaptım. Dolayısı ile zaten bu konuda “ayinesi iştir kişinin” noktasındayım, tercihim de çok belirgin.

Yine de soruyu irdelemeye çalışayım :

¤ Tek şirketli (gruplu) kariyerin artısı getirdiği “iş güvenliğidir”. Geçmişte günümüzdeki kadar can alıcı değildi ama şimdi çok önemli bir faktör. Hayatı “risk aversive / riskten kaçınan” olarak yaşamak isteyenler için sağlam yere kapağı atmak ve “tekkeyi bekleyen çorbayı içer” mantığı ile kıdem yaparak bir gün sıranın kendisine gelmesini beklemek mantıklı olabilir. Buradaki en temel risk bu durumun oluşturduğu “alternatif maliyet”. Patikayı değiştirmezsen neler kaçırdığını nereden bileceksin?

¤ “Risk taker / risk alan” için her mantıklı değişiklik yeni fırsatlar ve daha yüksek ücret paketleri getirir. Ama aynı zamanda yeni yapıda kendini tekrar ispat etme gerekliliği, doku uyuşmazlığı tehlikesi, kulisler, ayak oyunları vs. Eğer iyi yönetebilirseniz günün sonunda çok daha iyi imkanlar sunabilir.

¤ “Aidiyet hissi” değişiklik önündeki en büyük engellerden. Bir ekibin parçası olmak, kurulan dostluklar hatta ofisin yeri, konumu dahi belirleyici olabilir. Ne kadar önemli sizin için?

¤ “Uzmanlar” ve “genellemeciler” ayrımında neredesiniz? Ben finansla yola çıktım, devam ettim ama sadece “finansçı” olarak anılmak, onunla yetinmek istemedim, “genel yönetimin” bir parçası olmak her zaman tercihimdi. Ya sektörler? Gıdayı da, reklamcılığı da, inşaatı da, eğitimi de tanımak istedim. Başkalarını da istiyorum! Çalıştığınız yapı size bu yatay ve dikey çeşitliliği verecek mi? Kariyerini tek bir sektörün farklı şirketlerinde tamamlayan bir sürü tanıdığım var, kimileri sektörü çok sevmişti, kimilerinin işine gelmişti!

¤ “Konfor alanı” ne kadar önemli sizin için? Bu alan bir “aile şirketi” de olabilir, size öğrencilik yıllarınızda “burs veren” dolayısı ile minnettarlık duyduğunuz ve kendinizi güçlü ve güvende hissettiğiniz bir şirket de. Kendi çöplüğünde horoz olmak mı, diğerlerinde sokak dalaşı mı?

¤ Tabii ki “kontolümüz haricindeki” gelişmeler bu denklemin dışında. Şirket iflasları, birleşmeler / satınalmalar, özellikle yabancı şirketlerin ülkeden çekilmesi gibi faktörler tercihlerimizin çok ötesinde “zoraki” sonuçlar doğurabilir. Babası ile anlaşamadığı için kendi şirketini kurup çok farklı bir sektörde çok başarılı olan veliahtlarla çalıştım mesela.

¤ Bu çıkarımların sayısını siz de dilediğiniz kadar arttırabilirsiniz. Benim hemen aklıma gelenler bunlar. Çok daha önemlisi “tercihimizi nasıl netleştireceğiz, tercihimizden nasıl emin olacağız?” sorusu. Orada da tavsiyem;

– Elimizden gelenin en iyisini yapıp sonuca rıza göstermek, çünkü iş hayatı sandığımız gibi “planlanabilir” değil çoğu zaman.

– Çok okumak, farklı disiplin ve sektörler hakkında ilgi ve bilgi sahibi olmak.

– Kariyerimizi asla başkalarınınki ile “kıyaslamamak”.

– Kazanandan daha fazla kazananların, başarılı olandan daha başarılıların olduğu gerçeğini, yani bu işin ucunun açık olduğunu, son derece “subjektif” bir değerlendirme setine sahip bulunduğunu hiç unutmamak.

– Ve tabii ki hayatın “bütünlüğünü”, insanın “beyin, kalp, ruh ve bedenden oluştuğunu” bir an akıldan çıkarmamak.

Selamlar;

Lütfullah Kutlu

8 Ağustos 2023 – Salı, 13:10

About LÜTFULLAH KUTLU

Boğaziçi Üniversitesi İktisat Fakültesi mezunu, "İş İşten Geçmeden" kitabının yazarı, yönetim danışmanı, profesyonel yönetici, evli, çocuk sahibi, insan olma sorumluluğunun bilincine varmaya çalışan...
Bu yazı JURNALLERİM içinde yayınlandı ve , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Yorum bırakın